Emrî Dîvânı’nda Harflerle Yapılan Oyunlar

Ömer Zülfe

23 Kasım 2006      
Değerlendirme: Ayşe Pay
 
Bir yire gelmedük n’idem iki elif gibi (_ _)
Ol nâz içinde aldı beni altına belâ ( ___ / ___)
 
Modern Türk insanı için bir muammaya dönüşmüş klasik Türk şiirinin nam-ı diğer Dîvân şiirinin muamma (İran’da gelişmiş, kendine özgü kuralları, terimleri olan bir bilmece türü) ustalarından biridir Emrî (ö. 1575). Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Dr. Ömer Zülfe, sunumunda Emrî Dîvânı’nda yer alan harf oyunlarına dikkatimizi çekti.
Emrî, muamma sanatında İranlı şairleri geçecek denli başarı göstermiştir. Muamma’ya göre çok daha basit olan harf oyunları, Arap harfleriyle yapılır. Bir veya birkaç beyitte ya da şiirin bütününde, harfler, biçim bakımından sevgilinin güzellik unsurlarına veya çeşitli nesnelere benzetilir. Örneğin elif (_), bir “ah”a, sevgilinin boyuna, burnuna, bir insana, bir oka, samanyoluna veya yola; cîm (_), sevgilinin kakülüne, zülfüne; ayın (_), göze yahut nala; mîm (_), ağza, bir yüzüğe yahut zerreye benzetilir. Harf oyunlarında şair, beyit veya şiir içerisinde bir kelime gizleyerek ya da benzetmelerden yararlanarak bir harfe veya kelimeye işaret eder. Şair derdini, aşkını anlatırken arkaplanı da harf oyunlarıyla, edebi sanatlarla süsler.
Zülfe, Emrî Dîvânı’nda harflerle yapılan oyunları iki ana grupta toplar: “Beyit Seviyesinde Yapılan Harf Oyunları” ve “Şiirin Bütününde Yapılan Harf Oyunları”. Beyit seviyesinde yapılan oyunlara birkaç örnek sıralanabilir.
 
Âlem ol çeşm ü o bînî vü o zülf ü femdedür ( _ _ _ _)
Yohsa ey sôfî bu dünyâda ne ‘âlem vardur (____)
 
Bu beyit, harflerin güzellik unsurlarına benzetilip sıralanmasından sonra bir kelime ortaya çıkarma biçiminde yapılan oyunlara örnektir. Şair der ki: Âlem o gözde, o burunda, o zülüfte, o saçta, o ağızdadır. Yoksa ey sofu, ey zahit bu dünyada ne âlem vardır. Burada sevgilinin gözü ayın (_) harfine, burnu elif (_) harfine, zülfü lâm (_) harfine ve ağzı da mîm(_) harfine benzetilir. Sıralamaya göre ayın, elif, lâm ve mîm harfleri art arda gelir ve ortaya âlem (____kelimesi çıkar. Beyitte açıkça söylenen âlem (____kelimesi, ayrıca benzetmelerden yararlanılarak gizlice ifade edilmiştir.
 
Bir yire gelmedük n’idem iki elif gibi (_ _)
Ol nâz içinde aldı beni altına belâ ( ___ / ___)
 
Bu beyit, iki harfi iki kelimede anmakla yapılan oyunlara örnektir. Burada söylenen, sevgilinin nazlı oluşu, âşığınsa belâlar altında ezilmesidir. Bunun ardında gizlenen anlam şöyledir: Sevgili nâz içindedir, yani nâz (___) kelimesinin ortasında yazılan elif harfi gibidir. Âşık ise belâ altında kalmıştır, yani belâ (___kelimesinin sonunda yazılan elif gibidir. Bu yüzden ikisinin birleşmesi mümkün olmaz. Zaten yan yana olsalar da yazım kuralları çerçevesinde iki elif’in birleşmesi mümkün değildir.
 
N’ola dehri görmese hâlüñ hayâlinsüz gözüm
Gözde nokta olmasa kör olur ey nûr-ı basar (___/___)
 
Bu beyit, harflerin biçimleri üzerinde değişikliklerle ve noktalama işaretleriyle yapılan oyunlara örnektir. Burada klasik Türk şiirinde sıkça başvurulan bir kelime oyununa yer verilmiştir. Göz (___) kelimesindeki ze ( _) harfinin noktası çıkarıldığında ortaya kör (___) kelimesi çıkar. Beyitte gözde nokta ile işaret edilenin göz bebeği olduğu söylenebilir. Sevgilinin hayali âşığın gözünde görmeyi sağlayan nokta gibidir.
Beyit seviyesinde, sayılar ve ebced hesabıyla, kelimeden harf ekleme yahut çıkarmayla ve harflerin kelimelerdeki yerlerine göre yapılan üç tür oyun daha tespit edilmiştir. Şiirin bütününe hâkim olan harf oyunları ise bir kelimeyi üstü kapalı ifade etmek amacıyla yapılır. Bunun için tevşih veya muvaşşah/akrostiş (bir gazelde, kasidede yahut şiirde, harflerden şairin bir dostunun, padişahın yahut bir zamane büyüğünün adının, hazret, mevlânâ gibi sıfatlarının, nadir de olsa dua ve temennilerin çıkması), iade (beytin son kelimesinin diğer beytin ilk kelimesi olması) ve reddü’l-acüz ale’s-sadr (şiirde beytin, nesirde de bir cümlenin veya ibarenin sonunda yer alan kelimeyi kendisinden önce tekrarlama) adlı sanatlara başvurulur.
Harf oyunları, klasik şairlerin anlam ve biçim bakımından şiirde gösterdikleri titizliğin altını çizer. Kolayca sezilebilirliği, şiirin güzelliğini artırıcı çağrışımlarıyla muammaya göre daha geniş bir okuyucu kitlesine seslenir. Bu tür oyunlara Nesîmî (ö. 1404), Necatî (ö. 1509), Zâtî (ö. 1546), Fuzulî (ö. 1556), Bakî (ö. 1600) ve Şeyh Galib (ö. 1799) gibi klasik Türk şiirinin önde gelen şairlerinin de itibar etmesi, konunun incelenmeğe değer bir yönü olduğunu gösterir. Zülfe’ye göre harf oyunları bir edebî sanat olarak kabul edilmeli, başlı başına bir araştırma konusu yapılmalı ve özellikle de belâgat açısından incelenmelidir ki klâsik Türk şiirinin bir zenginliği daha ortaya çıksın.
Harflerin remzine, imalarına aşina olmayan bizler için pek de çekici görünmeyen bu başlık, içeriğiyle ardında taşıdığı muammaları beyitler, murabbalar, gazeller ışığında şerh eyledi. Bir araya gelemeyen iki elif (_) gibi dünüyle bugününü buluşturamayanlar için de pek çok muammaya kapı araladı.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.