Öğrenme Teorisi Işığında Türkiye’nin I. ve II. Körfez Savaşı Politikalarının Analizi

Kutbettin Kılıç

6 Ocak 2009
De­ğer­len­dir­me: Abdullah Ayasun
 
Kü­re­sel Araş­tır­ma­lar Mer­ke­zi ta­ra­fın­dan dü­zen­le­nen Te­zat top­lan­tı­la­rı­nın Ocak ayın­da­ki ko­nu­ğu Kut­bet­tin Kı­lıç idi. In­dia­na Üni­ver­si­te­si dok­to­ra öğ­ren­ci­si Kut­bet­tin Kı­lıç, Tür­ki­ye’nin Bi­rin­ci ve İkin­ci Kör­fez Sa­va­şı sı­ra­sın­da iz­le­di­ği po­li­ti­ka­la­rı öğ­ren­me te­ori­si ışı­ğın­da ele al­dı ve ken­di yak­la­şı­mı­nı or­ta­ya koy­du.
Kı­lıç, son el­li yıl­dır is­tik­rar­lı bir çiz­gi­ye sa­hip Türk-Ame­ri­kan iliş­ki­le­ri­nin 1 Mart 2003 tez­ke­re­si­nin red­de­dil­me­siy­le bir­lik­te ilk de­fa cid­di sar­sın­tı­lar ge­çir­di­ği­ni be­lirt­ti: Tür­ki­ye, Bi­rin­ci Kör­fez Sa­va­şı’nda Ame­ri­ka’nın ne­re­dey­se bü­tün ta­lep­le­ri­ni kar­şı­la­dı. İkin­ci Kör­fez Sa­va­şı’nda ise tez­ke­re ka­ra­rı Ame­ri­ka’yı ha­yal kı­rık­lı­ğı­na, Ba­tı aka­de­mi dün­ya­sı­nı da şaş­kın­lı­ğa uğ­rat­tı. Kı­lıç, Tür­ki­ye’nin po­li­ti­ka­sı­nı açık­la­mak için üç yak­la­şım ol­du­ğu­nu söy­le­di:
1. Bi­rin­ci yak­la­şı­ma gö­re, Tür­ki­ye’nin AB ile gir­di­ği ya­kın ilişki ve ku­rum­sal bağ, kim­li­ği­ni ve ter­cih­le­ri­ni de şe­kil­len­dir­me­ye baş­la­mış­tır. Bu yak­la­şı­ma gö­re Tür­ki­ye, Ame­ri­ka ek­se­nin­den Av­ru­pa ek­se­ni­ne doğ­ru kay­dık­ça po­li­ti­ka­la­rı da bu yön­de de­ği­şim gös­te­re­cek­tir.
2. İkin­ci yak­la­şı­ma gö­re, Tür­ki­ye’nin AB ile iliş­ki­si bağ­la­mın­da de­mok­ra­si­nin ge­liş­me­si, iz­le­nen po­li­ti­ka­lar üze­rin­de et­ki­li ol­mak­ta­dır. De­mok­ra­si ile bir­lik­te si­vil­le­rin da­ha ak­tif ve be­lir­le­yi­ci ol­ma­sı; ka­mu­oyu­nun bek­len­ti ve ta­lep­le­ri­nin dik­ka­te alın­ma­sı ve as­ke­rin et­kin­li­ği­nin azal­ma­sı gi­bi fak­tör­ler, bu açık­la­ma mo­de­li­ni te­mel­len­dir­mek için kul­la­nı­lı­yor.
3. Üçün­cü yak­la­şı­ma gö­re, ik­ti­dar­da İs­lâm­cı kim­li­ğe ve geç­mi­şe sa­hip bir par­ti­nin ol­ma­sı, ABD’ye ‘ha­yır’ di­yen tez­ke­re­nin çık­ma­sın­da et­ki­li ol­muş­tur.
Kı­lıç’a gö­re, fark­lı bir açık­la­ma mo­de­li ola­rak öğ­ren­me te­ori­si, Tür­ki­ye’nin po­li­ti­ka­la­rı­nı ana­liz et­mek için kul­la­nı­la­bi­lir. Öğ­ren­me te­ori­si, ya­lın/ba­sit bir hi­po­tez­den olu­şu­yor: “Ül­ke­ler, ya­ni ka­rar alı­cı­lar geç­miş tec­rü­be­lerin­den ders­ler çı­ka­rır ve bu tec­rü­be­le­ri ge­le­cek­te­ki po­li­ti­ka­lar­ında uy­gu­lar.” Ay­rı­ca hi­po­te­zin ikin­ci kıs­mı­na gö­re “geç­miş­te ba­şa­rı­lı olan po­li­ti­ka­lar de­vam et­ti­ri­lir, ba­şa­rı­sız olan po­li­ti­ka­lar terk edi­lir.” Kı­lıç’a gö­re Bi­rin­ci Kör­fez Sa­va­şı’nın olum­suz so­nuç­la­rı ve Tür­ki­ye’ye ge­tir­miş ol­du­ğu sos­yo-eko­no­mik ve si­ya­si ma­li­yet­ler, İkin­ci Kör­fez Sa­va­şı’nda Tür­ki­ye’nin iz­le­di­ği po­li­ti­ka­yı et­ki­le­di. İki sa­vaş ara­sın­da bu tür­den bir iliş­ki ol­du­ğu­nu id­di­a eden Kı­lıç, Ame­ri­ka’nın ta­lep­le­ri­nin red­de­dil­me­sin­de ilk sa­vaş­ta­ki tec­rü­be­le­rin önem­li rol oy­na­dı­ğı­nı be­lirt­ti. Kı­lıç, Tür­ki­ye’nin Av­ru­pa ek­se­ni­ne doğ­ru kay­dı­ğı/bir si­ya­si güç mer­ke­zi­ne yas­lan­dı­ğı yö­nün­de­ki açık­la­ma bi­çim­le­ri­ne de kar­şı çı­ka­rak, Tür­ki­ye’nin mut­la­ka bir mer­ke­ze yas­lan­ma­sı­nın ge­rek­li ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­ti. Tür­ki­ye’nin her­han­gi bir güç mer­ke­zi­ne yas­lan­mak­sı­zın, fa­kat güç mer­kez­le­ri ara­sın­da den­ge­li ve an­lam­lı bir po­zis­yon el­de ede­rek ‘ba­ğım­sız’ bir dış po­li­ti­ka iz­le­ye­bi­le­ce­ği­ni; öğ­ren­me te­ori­si ışı­ğın­da geç­miş­ten al­dı­ğı ders­ler­le ge­le­cek­te­ki po­li­ti­ka­sı­nı şe­kil­len­di­re­bi­le­ce­ği­ni be­lirt­ti. So­ğuk Sa­vaş’ın bitmesiyle je­opo­li­tik öne­mi­nin azal­dı­ğı­nı dü­şü­nen Tür­ki­ye, Kör­fez Sa­va­şı’nda ki­şi­sel in­isi­ya­ti­fi­ni kul­la­nan Özal’ın yön­len­dir­me­siy­le ak­tif bir po­li­ti­ka iz­le­di. Mak­si­mum ka­zanç sağ­la­ma­yı he­def­le­yen Özal’ın li­der­li­ğin­de­ki Tür­ki­ye, BM’nin Irak’a yö­ne­lik yap­tı­rım ka­rar­la­rı­na uyan ilk ül­ke ol­du. Bu doğ­rul­tu­da Ker­kük-Yu­mur­ta­lık Pet­rol Bo­ru Hat­tı ka­pa­tıl­dı. Kı­lıç’a gö­re sa­vaş son­ra­sı kay­be­den iki ül­ke­den bi­ri Irak, di­ğe­ri de Tür­ki­ye idi. Pet­rol sev­kı­ya­tı­nın dur­ma­sı yıl­lık 2.2 mil­yar do­la­ra mal ol­du. Bu­nun ya­nı sı­ra ti­ca­re­tin ke­sil­me­siy­le Gü­ney­do­ğu eko­no­mi­si çök­tü, Ku­zey Irak’ta ya­şa­nan oto­ri­te boş­lu­ğu PKK te­rör ör­gü­tü­nün bu böl­ge­yi üs ola­rak seç­me­si­ne yol aç­tı. Tür­ki­ye her an­lam­da ağır ma­li­yet­ler öde­di­ği bir on yıl ya­şa­dı.
Kı­lıç, Tür­ki­ye’nin İkin­ci Kör­fez Sa­va­şı’nda­ki po­li­ti­ka­sı­nın be­lir­len­me­sin­de öğ­ren­me te­ori­si­ni me­to­do­lo­jik ola­rak na­sıl test et­ti­ği­ni/ölç­tü­ğü­nü de şu şe­kil­de açık­la­dı: “Ka­rar alı­cı­la­rın ga­ze­te­le­re ver­dik­le­ri de­meç­ler­de ya da mua­dil­le­riy­le yap­tık­la­rı ko­nuş­ma­lar­da han­gi sık­lık­la Bi­rin­ci Kör­fez Sa­va­şı’na re­fe­rans ver­dik­le­ri­ne bak­tım.”
Öğ­ren­me te­ori­si, ül­ke­le­rin güç kon­fi­gü­ras­yo­nun­da­ki ye­ri­ne bak­mı­yor, her ül­ke­nin ay­nı öğ­ren­me sü­re­cin­den geç­ti­ği­ni var­sa­yı­yor. An­cak bu nok­ta­da Kı­lıç, te­ori­ye ye­ni bir hi­po­tez ek­le­ye­rek ül­ke­le­rin güç po­zis­yon­la­rı­nın da öğ­ren­me sü­re­cin­de önem­li ol­du­ğu­nu id­di­a edi­yor. Kı­lıç öğ­ren­me sü­re­cin­den bah­se­der­ken, özel­lik­le “bir ül­ke­nin geç­miş­te iz­le­di­ği ba­şa­rı­sız po­li­ti­ka­yı de­ğiş­ti­re­bil­me ka­bi­li­ye­ti­ni” kas­tet­ti­ği­ni söy­le­di. Kı­lıç’a gö­re iz­le­ne­cek po­li­ti­ka­lar sü­per gü­cün çı­kar­la­rı­na ay­kı­rı ise, öğ­ren­me sü­re­ci çok da­ha san­cı­lı ge­çe­bi­lir. Me­se­la, AKP hü­kü­me­ti­nin 2002’de Ame­ri­kan ta­lep­le­riy­le kar­şı­laş­tı­ğın­da, ve­ri­len ta­ah­hüt­le­rin ya­zı­ya ge­çi­ril­me­si­ni ta­lep et­me­si, An­ka­ra’nın Bi­rin­ci Kör­fez Sa­va­şı’ndan bu an­lam­da ders­ler al­dı­ğı an­la­mı­na ge­li­yor. Bu nok­ta­da ha­re­ket­le Kı­lıç, Tür­ki­ye’nin ikin­ci sa­vaş ön­ce­si muh­te­mel za­rar­la­rı­nı ön­gö­rüp bun­la­rın taz­mi­ni­ne ça­lış­tı­ğı­nı söy­le­di.
“Sü­per güç­le iliş­ki­de bir ta­ra­fın ağır bas­kı gör­dü­ğü­nü” söy­le­yen Kı­lıç’a gö­re, Tür­ki­ye bu bas­kı­yı ha­fif­let­mek amacıyla -kom­şu ül­ke­ler nez­din­de sa­va­şı en­gel­le­mek için yo­ğun bir ça­ba sar­fe­de­rek- dip­lo­ma­tik ka­nal­la­rı yo­ğun şe­kil­de kul­lan­dı. ‘Ha­yır’ ka­ra­rı­nın çık­ma­sı­nın ar­dın­dan olu­şan şaş­kın­lık ve şok kar­şı­sın­da Tür­ki­ye, de­mok­ra­si me­ka­niz­ma­sı­nı öne sür­dü: “Bu ka­rar, de­mok­ra­si­nin bir so­nu­cu­dur; say­gıy­la kar­şı­lan­ma­sı ge­re­kir.” Bu şe­kil­de Ame­ri­ka’ya kar­şı de­mok­ra­si açık­la­ma­sıy­la şo­kun et­ki­si­nin azal­tıl­ma­ya ça­lı­şıl­dı­ğı­nı an­la­tan Kı­lıç, il­ginç bir nok­ta­ya da­ha de­ğin­di: “Irak Sa­va­şı ön­ce­si İs­pan­ya’nın des­te­ği­ni al­mak için ABD Baş­ka­nı Ge­or­ge W. Bush, Mad­rid’e biz­zat gi­der­ken, An­ka­ra’dan ‘evet’ ce­va­bı­nı al­ma­yı çan­ta­da kek­lik ola­rak gör­dü­ğü için Tür­ki­ye’ye Sa­vun­ma ve Dı­şiş­le­ri Ba­kan yar­dım­cı­la­rı­nı gön­der­me­yi ye­ter­li gör­müş­tü.” Di­ğer ta­raf­tan Kı­lıç’ın­da vur­gu­la­dı­ğı gi­bi 1 Mart Tez­ke­re­si­ne TBMM’nin ver­miş ol­du­ğu ‘ha­yır’ ce­va­bı Ame­ri­ka için il­ginç bir öğ­ren­me sü­re­ci­ni de te­tik­le­miş ola­bi­lir.
Su­nu­mun ar­dın­dan so­ru-ce­vap fas­lın­da ta­rih­ten çe­şit­li ör­nek­ler ve­ri­le­rek öğ­ren­me sü­re­ci­nin et­ki­le­ri ve kon­jonk­tü­re ba­ğım­lı de­ğiş­ken­ler­ce na­sıl şe­kil­len­di­ril­di­ği üze­ri­ne çe­şit­li yo­rum­lar ve gö­rüş­ler ser­de­dil­di.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.