II. Osman’ın Katli, Tugi Tarihi ve Osmanlı Tarihyazımı

Baki Tezcan

16 Haziran 2012
Değerlendirme:
Serdar Serdaroğlu

Tûgî, Tarih’ine “hikaye” der; tarihi bir kurgudan ibaret gören postmodern tarih anlayışından yüzyıllar önce. Hüseyin Tûgî’nin 17. yüzyılda halk ağzı ile kaleme aldığı Vaka-i Sultan Osman Hanadlı tarih kitabı, çerçevesinde II. Osman’ınkatli, Tûgî tarihi ve Osmanlı tarihyazımı üzerine konuşuldu TAM Sohbet programında. California Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Baki Tezcan ile gerçekleştirilen sohbette Tezcan, Genç Osman olarak bilinen II. Osman’ın bir Kapıkulu isyanı sonrası katledilmesinin genel mânâda bilinirliğinin fazla olmasına dikkat çekerek, yaşanan bu hadise üzerinde “geleneksel-egemen Osmanlı tarih yazıcılığı” ile “Modern Türk tarihçiliği” arasındaki yorum farkına işaret etmektedir. Tezcan’a göre Genç Osman’ın katli hadisesine Kapıkullarının meşru istekleri karşısında tecrübesiz ve dolayısıyla dış etkilere açık olan genç padişahın yanlışları üzerinden bakan “hâkim” tarih yazımı görüşünün tam aksine, “Modern Türk tarih yazımı” anlayışı gerici güçlerin ilerici görüşe karşı kazandığı bir zafer olarak bakma eğilimindedir. Birbirine taban tabana zıt bu iki farklı görüşün tarihî gerçeklik içerisinde nereye yerleştirilebilecekleri sorusu bu anlamda Tezcan’ın sorguladığı ilk sorunlu alanı temsil etmektedir.

Türkçeye “Genç Osman Neden Tahtan İndirildi? Osmanlı Tarih Yazımında Bir Yolculuk” başlığı ile çevrilen makalesinde Tezcan, Kapıkulu isyanını meşru gibi gören görüşün nedenini 17. yüzyıl yazarlarının o dönemde sahip oldukları konum ile ilişkilendirmektedir. Bununla birlikte diğer görüş de 20. yüzyıl başlarındaki bazı Osmanlı seçkinlerinin gereksinimleri sonucunda üretilmiştir. Tezcan programda bu meseleyi Tûgî ve Tûgî Tarihiüzerinden aktardı. Buna göre, 1622 yılında Tûgî tarafından kaleme alınan “hikaye” II. Osman’ın katli ile ilgili en önemli kaynak olarak kabul edilmektedir. Bu telif eser bizatihi yazarı Tûgî tarafından “hikaye” olarak isimlendirilmektedir: Tûgî yazdığı esere ilk halinden sonra eklemeler yapmış ve bu eklemeler neticesinde kurgulamanın devam etmesinden ötürü eserini “hikaye” olarak adlandırmıştır.

Bu eklemelerin yanı sıra Tûgî Tarihinüshalarının farklı özelliklerinden hareketle bu farklı metinler üzerinden bir tarih yazımı yaklaşımı üzerinde durulabilir. Bu minvalde Genç Osman’ın hallinden birkaç ay sonra yazıldığı anlaşılan nüsha ile daha sonra yazılan nüsha arasındaki farklılıklara bakıldığında tarih yazıcılığı özelinde sonuçları önemlidir. Örneğin, Tûgî, Ağustos ayında yazdığı ilk nüshada, sultanın katlinden önce yaptıklarından ve izlediği siyasetten ötürü onu tasvip etmediğini belirtirken; ikinci metinde sözkonusu katli durduramayan kulların da bu olay üzerinde payları ve kabahatleri olduğunu vurgulamaktadır. Nüshalar arasındaki bu farklılıklar Tezcan’a göre bir birincil kaynağın evrimini izleme şansı vermektedir. Sunumun en önemli noktası ve vurgulanmak istenen yegâne konu olarak dillendirilen bu durum Tûgî Tarihi’nin önemini teşkil etmektedir. Bununla birlikte Tûgî Tarihi’nin birincil kaynağın evrimi gibi bir noktaya karşılık gelen özelliği tek özellik de değildir. Bunun yanında farklı Tûgî Tarihinüshalarının varlığı 17. yüzyıl başlarında Yeniçerilerin kapsamlı bir siyasi kültür geliştirmekte olduklarını düşündürmektedir. Tûgî’nin kaleme aldığı ilk nüsha ile son nüsha arasındaki 7 aylık süre içerisinde meydana gelen evrim ve değişimin yönü, Yeniçeri şairi ve ozanı olan Tûgî figüründen propagandacı bir Yeniçeri siyaset üstadı Tûgî’ye doğrudur. Bu yönün içerisindeki Tûgî rolünü daha da açarak devam eden Tezcan, 1622’de bir padişahı tahttan indiren yeniçerilerin yaptıkları bu eylemin (bir anlamda yazdıkları tarihin) insanların zihin dünyalarına nasıl kazınacağını veya nasıl bir “şekli hal” ile bu meselenin insanların zihinlerinde oluşturulacağını belirlemiştir.

Tûgî nüshalar arasında yöntemsel olarak da farklılaşmıştır. İlk nüshada daha çok bir yoldaş-yandaş üslubu ile Yeniçerilerin
ya(kı)nında yer alan Tûgî, son nüshada “kanun”a atıflar yapan ve daha incelikli sayılabilecek bir üslup takınmıştır. Bu meyanda nüshalardaki farklılaşmayı ve kurgudaki değişiklikleri anlayabilmek için eserin geçirdiği dönüşümü kavrayabilmek önemli bir nokta olarak önümüzde durmaktadır. Tezcan’a göre farklı üç nüshanın özellikleri ve birbirlerinden hangi saikler üzerinden ayrıldıkları incelenmelidir. Zira nihai kertede, Osmanlı başkentinin ayak takımı olarak 17. yüzyıl başlarında kendilerine daha fazla nüfuz alanı açmaya çalışan ve zamanla güçlenerek siyasi aktör haline gelen Yeniçeriler ile ilgili bir anlatı niteliğine sahip Tûgî Tarihimetinlerinin farklılıkları üzerinden bir değerlendirme yapmak tarih yazıcılığı bakımından oldukça önemlidir.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.