Türk Si­ne­ma­sı­nın En­düs­tri­leş­me So­ru­nu

Osman Sınav

12 Ha­zi­ran 2008           
De­ğer­len­dir­me: Es­ma Acar
 
Sa­nat Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi’nin dü­zen­le­di­ği si­ne­ma soh­bet­le­ri­nin ye­din­ci ko­nu­ğu Os­man Sı­nav idi. 90’lar­dan iti­ba­ren Türk si­ne­ma­sın­da fark­lı bir yak­la­şım ser­gi­le­me ça­ba­sın­da olan Sı­nav ile Tür­ki­ye’de si­ne­ma­nın ne­den en­düs­tri­le­şe­me­di­ği üze­ri­ne bir soh­bet ger­çek­leş­ti­ril­di.
Os­man Sı­nav, İs­tan­bul Dev­let Gü­zel Sa­nat­lar Aka­de­mi­si, Si­ne­ma-Te­le­viz­yon Ens­ti­tü­sü’nde öğ­re­nim gör­dük­ten son­ra bir sü­re rek­lâm­cı­lık ya­par. İlk ola­rak 1989’da se­nar­yo­su­nu İl­ha­mi Al­gör ile bir­lik­te yaz­dık­la­rı Hün­kâ­rın Bir Gü­nü ad­lı fil­mi çe­ker. Ya­lan­cı Şa­fak, Kü­çük Dün­ya ve Aş­ka Kim­se Yok si­ne­ma film­le­rin­den son­ra 1993’te bü­yük il­gi gö­ren Sü­per Ba­ba isim­li TV di­zi­si­nin yö­net­men­li­ği­ni ya­par. Ar­dın­dan Me­lek Apart­ma­nı, Ma­vi Düş­ler, Sı­cak Sa­at­ler, De­li Yü­rek, Ek­mek Tek­ne­si, Kurt­lar Va­di­si gi­bi ba­şa­rı­lı TV di­zi­le­ri­ne im­za atar. 1998’de Ge­ril­la, 2001’de De­li Yü­rek: Bu­me­rang Ce­hen­ne­mi, 2007 yı­lın­da ise Pars: Ki­raz Ope­ras­yo­nu ad­lı si­ne­ma film­le­ri­ni çe­ker.
Sı­nav, Tür­ki­ye’de si­ne­ma­nın so­run­la­rın­dan bah­se­di­lir­ken, mik­ro dü­zey­de bak­mak­ta zor­la­nıl­dı­ğı­nın al­tı­nı çiz­di; ge­nel an­lam­da her şe­yin tar­tı­şıl­dı­ğı­nı ama Türk si­ne­ma­sı­nın en­düs­tri­yel so­run­la­rı ve en­düs­tri ola­ma­yı­şı­nın se­bep­le­ri üze­ri­ne ko­nu­şul­ma­dı­ğı­nı söy­le­di. Sı­nav’a gö­re, za­ma­nın­da en çok film üre­ten üç ül­ke­den bi­riy­ken ar­tık üre­te­mez ha­le gel­me­mi­zin ana ne­de­ni, si­ne­ma­mı­zın en­düs­tri ku­ra­ma­yı­şı­dır; ay­rı­ca Tür­ki­ye’de ya­pım­cı­la­rın işa­da­mı sa­yı­lıp sa­yı­la­ma­ya­ca­ğı da tar­tış­ma ko­nu­su. Sı­nav, “Ame­ri­ka’da bun­dan yak­la­şık 81 yıl ön­ce ku­rul­muş Ame­ri­kan Si­ne­ma Sa­nat­la­rı ve Bi­lim­le­ri Aka­de­mi­siadı al­tın­da bir aka­de­mi var. Ben si­ne­ma oku­lu­na gi­der­ken Ye­şil­çam’da­ki­ler bi­ze‘Bu işin oku­lu mu olur­muş!’ di­ye gü­lü­yor­lar­dı. İş­te bu ne­den­ler­le biz film ya­pa­maz ha­le ge­lir­ken, on­lar mar­ka­la­rı­nı bi­le film­le sa­tı­yor­lar” di­ye­rek si­ne­ma en­düs­tri­si ol­ma­ma­sı­nın ne­den­le­rin­den bah­set­ti. Bir tür­lü ger­çek­le­şe­me­yen Fe­tih ve Ata­türk film­le­ri­nin pro­je­le­ri üze­ri­ne he­nüz bir plan ve ta­sa­rı ol­ma­dı­ğı hal­de ül­ke­mi­ze ge­len es­ki ak­tör Ke­vin Cost­ner’a sü­rek­li “Ata­türk fil­min­de oy­na­ya­cak mı­sı­nız?” di­ye so­rul­ma­sı­nı ga­rip­si­yor Sı­nav. Ün­lü yö­net­me­ne gö­re film yap­mak bir ‘iş’tir; en ba­sit film bi­le üç yıl­da ta­sar­la­nıp ta­mam­la­na­bi­lir. Bu tür po­pü­list yak­la­şım­lar da en­düs­tri ola­ma­yı­şı­mı­zın ne­den­le­rin­den bi­ri­dir.
Os­man Sı­nav, Türk mil­le­ti ola­rak ha­yal kur­ma­yı unut­tu­ğu­mu­zu ve ha­yal­le­ri­mi­zi na­sıl ger­çek­leş­ti­re­ce­ği­miz üze­ri­ne bir fik­ri­miz ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­di. Oy­sa, yurt­dı­şı­na film sat­mak için ön­ce ken­di­mi­zi ta­nı­yıp bu­nun üze­ri­ne ha­yal kur­ma­mız, ha­ya­li­mi­zi de na­sıl ger­çek­leş­ti­re­ce­ği­miz üze­ri­ne doğ­ru ve­ri­ler­le ça­lı­şa­rak plan yap­ma­mız ge­re­ki­yor. Sı­nav, Türk hal­kı­nın si­ne­ma­tog­ra­fik kül­tü­re en faz­la sa­hip ül­ke­ler­den bi­ri ol­du­ğu hal­de, ken­di hi­kâ­ye­le­ri­mi­zi bil­me­di­ği­miz, bun­la­rın üze­ri­ne dü­şün­me­di­ği­miz eleş­ti­ri­si­ni ge­tir­di. Ör­ne­ğin yüz yıl­lık ta­ri­hî geç­mi­şe da­ya­nan Ame­ri­ka’nın, ye­nil­di­ği Vi­et­nam Sa­va­şı üze­ri­ne mil­yon­lar­ca film üret­ti­ği­ni, pek çok kah­ra­man­lar ya­rat­tı­ğı­nı ha­tır­lat­tı. Ço­cuk­la­rı­mız bu kah­ra­man­la­rı bi­li­yor­lar ama ke­ment­le uçak dü­şü­ren ger­çek kah­ra­ma­nı­mız Os­man Ba­tur’u ta­nı­mı­yor­lar.
Me­se­le­nin fark­lı bir bo­yu­tu olan ver­gi­len­dir­me sis­te­min­den bah­se­den Os­man Sı­nav, Türk si­ne­ma­sı­na en bü­yük kat­kı­nın ver­gi oran­la­rı­nı de­ğiş­tir­mek­le ya­pı­la­ca­ğı­nı be­lirt­ti. En­düs­tri­nin salt tek­no­lo­jik ge­liş­me­den iba­ret ol­ma­dı­ğı­nı, plan­la­ma ge­rek­tir­di­ği­ni, bu­nun için de bir iş­let­me ola­rak gö­rü­le­rek des­tek­len­me­si­nin şart ol­du­ğu­nu söy­le­di.
En­düs­tri ve pa­zar­la­ma­da hem tek­nik, hem de es­te­tik açı­dan dün­ya stan­dar­dı­nı ya­ka­la­ma­mız ge­rek­ti­ği­nin al­tı­nı çiz­di. Bu alan­da iş gör­mek ve ürün sat­mak için in­san do­ku­su bağ­la­mın­da ken­di kül­tü­rü­mü­zü an­lat­tı­ğı­mız bir si­ne­ma di­li­ne sa­hip ol­ma­lı, dün­ya pa­za­rın­da ka­bul gö­re­bil­mek için­se bel­li pro­to­tip­le­ri kul­la­nan en­düs­tri kur­ma­nın zo­run­lu ol­du­ğu­nu be­lirt­ti. Kü­çük büt­çe­li ya­pım­la­rın hep var ola­ca­ğı­nı ama dün­ya si­ne­ma sa­na­yi­nin böy­le yü­rü­me­di­ği­ni ha­tır­la­ta­rak, si­ne­ma­da sa­nat ve en­düs­tri­nin iç içe ol­du­ğu­nu söy­le­di. Sa­de­ce Ame­ri­kan rü­ya­sı­nı red­de­de­rek hiç­bir şey ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı­nı, di­ren­me­nin yo­lu­nun or­tak pa­za­ra çık­mak­tan geç­ti­ği­ni söy­le­di. En­düs­tri­nin dün­ya kül­tü­rü hâ­li­ne gel­di­ği gü­nü­müz­de, Sı­nav’a gö­re, ken­di kül­tü­rü­mü­zü re­ka­bet or­ta­mın­da an­lat­mak zo­run­da­yız; bu­nun yo­lu ise si­ne­ma­nın or­tak pay­da­sın­da ken­di söy­le­yi­şi­niz­le yer al­mak­tan, kı­sa­ca­sı en­düs­tri ol­mak­tan ge­çi­yor.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.