Bir Osmanlı Taşrası Diğerine Bakıyor: Beyrut Basınında Balkan Krizi, 1876-1908

Abdul Rahim Abu-Husayn

2 Haziran 2010
De­ğer­len­dir­me: Z. Tuba Kor
 
Os­man­lı ta­ri­hi de­nin­ce ak­lı­mı­za pa­yi­tah­tın mer­ke­zi İs­tan­bul ge­lir hep. Os­man­lı ta­rih­çi­le­ri ço­ğun­luk­la ya mer­ke­ze odak­la­nır ya da mer­kez­den taş­ra­ya ve­ya taş­ra­dan mer­ke­ze ba­kar. Bu açı­dan Bey­rut Ame­ri­kan Üni­ver­si­te­si Ta­rih ve Ar­ke­olo­ji Bö­lü­mü Baş­ka­nı Prof. Ab­dul Ra­him Abu-Hu­sayn’ın, Bal­kan­lar­da ya­şa­nan kriz­le­rin Bey­rut ba­sı­nı­na na­sıl yan­sı­dı­ğı­na da­ir ko­nuş­ma­sı fark­lı bir pers­pek­tif sun­du bi­ze; çok az bi­li­nen bir ko­nu­ya, bir Os­man­lı taş­ra­sı­nın di­ğe­ri­ne ba­kı­şı­na ve do­lay­lı ola­rak Bey­rut/Lüb­nan­lı­la­rın em­per­yal mer­ke­zi al­gı­la­ma­sı­na ışık tut­tu. Abu-Hu­sayn, Os­man­lı ve Arap-İs­lâm ta­ri­hi ala­nın­da, özel­lik­le de Bi­lâd-i Şam böl­ge­si ko­nu­sun­da uz­man aka­de­mis­yen­ler­den.
Bu ça­lış­ma­sı için Abu-Hu­sayn, 1870’ler­de ya­yın ha­ya­tı­na baş­la­yan şu dört ba­sın or­ga­nı­nı se­çe­rek iki meş­ru­ti­yet ara­sı dö­nem­de­ki (1876-1908) ya­yın­la­rı­nı in­ce­le­miş: Ka­to­lik Ciz­vit­ler­ce ku­ru­lan ve Fran­sa’ya ya­kın du­ran di­nî eği­lim­li el-Be­şîr ga­ze­te­si; Bey­rut’un ön­de ge­len­le­rin­den Şeyh Ab­dül­ka­dir el-Kab­ba­nî ön­cü­lü­ğün­de ye­rel Sün­ni bir grup ta­ra­fın­dan ku­ru­lan di­nî eği­lim­li Se­me­râ­tu’l-Fü­nûn ga­ze­te­si; Lüb­nan’ın en önem­li en­te­lek­tü­el­le­rin­den But­ros el-Bus­ta­nî ta­ra­fın­dan ku­ru­lan se­kü­ler çiz­gi­de­ki si­ya­sî der­gi el-Ci­nân; el-Ci­nân ile ay­nı en­te­lek­tü­el ge­le­nek­ten ge­len Ha­lil Ser­kis’in kur­du­ğu ve 1976 Lüb­nan İç Sa­va­şı’na ka­dar ya­yın ha­ya­tı­na de­vam eden se­kü­ler çiz­gi­de­ki Li­sâ­nu’l-Hâl ga­ze­te­si.
Abu-Hu­sayn Bal­kan­lar­da­ki kriz­ler hak­kın­da Bey­rut ba­sı­nın­da, ide­olo­jik ar­kap­lan­la­rı ve böl­ge­ye iliş­kin bil­gi­le­ri­ne pa­ra­lel ola­rak fark­lı de­ğer­len­dir­me­le­rin söz­ko­nu­su ol­du­ğu­nu be­lirt­ti. Bu­na gö­re, di­nî eği­lim­li Se­me­râ­tu’l-Fü­nûn ile el-Be­şîr, sa­de­ce dış ba­sın­da çı­kan ha­ber ve yo­rum­la­rın ter­cü­me­siy­le ye­ti­nir­ken; se­kü­ler çiz­gi­de­ki el-Ci­nân ile Li­sâ­nu’l-Hâl ise sos­yal ve si­ya­sî me­se­le­le­ri de­rin­le­me­si­ne in­ce­li­yor, Os­man­lı’nın Bal­kan kriz­le­ri­ni ele alış bi­çi­mi­ni de­ğer­len­di­rip çö­züm tek­lif­le­rin­de bu­lu­nu­yor­du. Bu ne­den­le Abu-Hu­sayn’ın ko­nuş­ma­sı­nın oda­ğın­da sık sık alın­tı­lar yap­tı­ğı el-Ci­nân ve Li­sâ­nu’l-Hâl var­dı.
Pe­ki, Bal­kan me­se­le­si na­sıl yan­sı­dı Bey­rut ba­sı­nı­na? Bus­ta­nî ve Ser­kis, sa­hi­bi ol­duk­la­rı der­gi ve ga­ze­te­ler­de­ki ya­zı­la­rın­da ge­nel ola­rak Bal­kan­la­ra kar­şı eleş­ti­rel yo­rum­la­rıy­la dik­kat çek­ti­ler. Bu­ra­da­ki ayak­lan­ma­lar Os­man­lı’nın si­ya­sî, ik­ti­sa­dî ve as­ke­rî gü­cü­nü kır­dı­ğı için im­pa­ra­tor­lu­ğun di­ğer böl­ge­le­rin­de­ki prob­lem­ler­den do­la­yı da Bal­kan halk­la­rı­nı suç­la­dı­lar. Hat­ta on­la­ra gö­re Bal­kan hal­ka­la­rı­nın ço­ğu dev­le­te iha­net edi­yor­du, do­ğu eya­let­le­ri ise sa­dık­tı.
Baş­lan­gıç­ta Bal­kan­lar­da­ki kro­nik so­run­la­rı Os­man­lı’nın mo­dern­leş­me prob­le­mi­nin bir so­nu­cu ola­rak gö­rüp ça­tış­ma­la­rın ön­le­ne­bil­me­si ve böl­ge­nin sis­te­me en­teg­re edi­le­bil­me­si için sık sık sos­yal ve ida­rî re­form çağ­rı­sın­da bu­lun­du­lar. Özel­lik­le el-Ci­nân, hem Bal­kan­lar­da­ki hem de Su­ri­ye böl­ge­sin­de­ki prob­lem­le­rin çö­zü­mü ve fark­lı mez­hep­le­rin en­teg­ras­yo­nu için Os­man­lı­cı­lı­ğı ve 1856 Is­la­hat Fer­ma­nı’nda­ki “bü­tün din­le­rin eşit­li­ği pren­si­bi”ni uy­gun bir ze­min ola­rak sa­vun­du. An­cak Os­man­lı’nın is­yan­la­rı ba­şa­rıy­la bas­tır­ma­sı­na rağ­men Av­ru­pa­lı­la­rın mü­da­ha­le­siy­le top­rak­la­rı­nı is­yan­cı­la­ra ver­mek zo­run­da kal­ma­sı kar­şı­sın­da Bus­ta­nî, re­form­la­rın yet­me­di­ği, ulus­la­ra­ra­sı kon­jonk­tü­rün de uy­gun ol­ma­sı ge­rek­ti­ği so­nu­cu­na var­dı. Ser­kis de Os­man­lı’nın ya­şa­dı­ğı prob­lem­ler­den ve re­form ça­ba­la­rı­nın ba­şa­rı­sız­lı­ğa uğ­ra­ma­sın­dan do­la­yı Bal­kan Hris­ti­yan­la­rı­nı suç­la­dı; ya­şa­nan­la­rın, Müs­lü­man­lar ile Hris­ti­yan­lar ara­sın­da­ki di­nî bir ça­tış­ma de­ğil, ba­zı Hris­ti­yan mil­let­le­rin dev­let için­de ken­di ka­dim ge­le­nek­le­ri­ni can­lan­dır­ma ça­ba­sı­nın bir so­nu­cu ol­du­ğu­na dik­kat çek­ti. Av­ru­pa­lı­la­rın Bal­kan­lar­da Os­man­lı’nın iç iş­le­ri­ne mü­da­ha­le­sin­den duy­duk­la­rı ra­hat­sız­lık­la­rı da sık sık di­le ge­tir­di­ler.
Öte yan­dan Bal­kan­lar­da sa­vaş ih­ti­ma­li­nin art­tı­ğı­nı his­se­den Bey­rut ba­sı­nı me­se­le­le­rin ba­rış­çıl ve dip­lo­ma­tik yol­lar­la çö­zül­me­si için çağ­rı­lar yap­tı. Ser­kis bir ma­ka­le­sin­de (1908), ge­rek­ti­ği tak­dir­de sa­de­ce Su­ri­ye Hris­ti­yan­la­rı­nın de­ğil, Ku­zey ve Gü­ney Ame­ri­ka’da­ki bin­ler­ce Lüb­nan­lı göç­me­nin de ge­lip Os­man­lı or­du­su saf­la­rın­da sa­vaş­ma­ya ha­zır ol­du­ğu­nu yaz­dı. Yi­ne 1908’de Bos­na-Her­sek’in Avus­tur­ya-Ma­ca­ris­tan ta­ra­fın­dan il­ha­kı üze­ri­ne baş­la­tı­lan Avus­tur­ya mal­la­rı­na boy­kot çağ­rı­sı­na el-Be­şîr dı­şın­da­ki ba­sın tam des­tek ver­di.
Abu-Hu­sayn bu dö­nem­de Bey­rut ba­sı­nı­nın ay­rı­lık­çı de­ğil Os­man­lı­cı ol­du­ğu­nu özel­lik­le vur­gu­la­dı. Ona gö­re bu­nun en iyi gös­ter­ge­si, Bal­kan­lar­da ya­şa­nan kriz­le­ri ele alış tarz­la­rı. Çün­kü “Eğer Hris­ti­yan Bey­rut ba­sı­nı mil­li­yet­çi ka­rak­ter­de ve­ya Os­man­lı­cı­lı­ğa me­sa­fe­li ol­say­dı, en azın­dan Bal­kan kriz­le­rin­de­ki du­ru­şu fark­lı olur, Bal­kan­lar­da­ki mil­li­yet­çi ha­re­ket­le­re ve Hris­ti­yan kar­deş­le­ri­ne sem­pa­ti du­yar­lar­dı”. Özel­lik­le Bus­ta­nî ve Ser­kis’in Bal­kan­lar­da­ki kriz­ler hak­kın­da­ki ya­zı­la­rın­dan ha­re­ket­le (ki bu en­te­lek­tü­el ge­le­nek İs­tan­bul’a tam bağ­lıy­dı) Abu-Hu­sayn, ar­tık gü­nü­müz ta­rih­çi­le­ri­nin “Os­man­lı Hris­ti­yan­la­rı, Müs­lü­man­la­ra gö­re da­ha az Os­man­lı­cı ve da­ha faz­la mil­li­yet­çiy­di; Ba­tı­lı ide­al­le­re çok da­ha açık ve Ba­tı me­de­ni­ye­ti­nin bü­yü­sü­ne da­ha faz­la ka­pıl­mış­tı” şek­lin­de­ki fa­ra­zi­ye­le­ri­ni göz­den ge­çir­me za­ma­nı­nın gel­di­ği­ni vur­gu­la­ya­rak ko­nuş­ma­sı­nı ta­mam­la­dı.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.