- الصفحة الرئيسية
- المنشورات
- BULLETIN ARCHIVE
- Issue 65 Year: 2007
- İmece Usulü Sinema
İmece Usulü Sinema
Gökhan Yorgancıgil
13 Aralık 2007
Değerlendirme: Esma Acar
Sanat Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği sinema sohbetlerinin ilki Aralık ayında gerçekleştirildi. Yönetmen Gökhan Yorgancıgil’in ağırlandığı ilk oturumda Sıfır Dediğimde filminin yapım süreci ve sinema üzerine uzun soluklu bir sohbet yapıldı.
1970 Aydın doğumlu olan Yorgancıgil, Kayseri Fen Lisesi’ni okuduğu yıllarda bilim adamı olma hayalleri kurmaktadır. Klasik edebiyatla tanışmasının ardından yine lise yıllarında hikâyeler yazar. Ardından İTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nü kazanır ve İstanbul’a gelir. Sinema serüvenine üniversite yıllarında katıldığı temel sinema seminerleri ile ilk adımı atar. Halit Refiğ, Yücel Çakmaklı gibi yönetmenlerin kimi sinema ve TV projelerinde yönetmen yardımcısı olarak çalışır. Ama yola çıkmadan önce heybesini doldurmayı da ihmal etmeyen yönetmen, asistanlıkla kanına karışan sinema sevdasını filmler izleyerek, ciddi okumalar yaparak olgunlaştırmaya çalışır.
İzlediği filmleri çok sevse dahi, kendi ifadesiyle doğrularını net bir şekilde temsil edemediğini düşünüyor. Bunun için kendi derdini anlatan filmler yapmak düşüncesi ile yola devam ediyor. Başarmakla değil daha çok çabalamakla yükümlü olduğunu düşünüyor. Mensup olduğumuz kültürü oluşturan temel etkenlerin iyi kavranmasının, bunları modern dünya kavramlarıyla yoğurarak yahut yeni yorumlar katarak belli bir birikime sahip olmak gerektiğinin altını önemle çizen yönetmen, bu hassasiyeti taşıyor. Edebiyatla da ilgisi devam eden Yorgancıgil’in basıma hazır bir öykü kitabı bulunmakta. 1997 yılından bu yana belgeseller ve kısa metrajlı filmleri bulunan yönetmenin ilk uzun metraj çalışması Sıfır Dediğimde. Filmde, hocasının verdiği değerli bir kitabı kaybeden bir genç kızın arayış süreci geleneksel Türk masalları ve hipnoz dünyasına geçişlerle anlatılıyor.
Sohbetten önce hep birlikte izlenilen filmin enteresan yapım süreciyle ilgili ayrıntılarına da yer veren Yorgancıgil, yakın bir arkadaşının başından geçen hikâyeyi senaryoya uyarlayarak 4 yıl önce mütevazı hedeflerle yola çıkmış. Senaryo yazım grubunda olgunlaşan hikâyeyi, grubun dışındaki kesimle de paylaşmışlar. Üretim sürecinde hedef kitle ile paylaşıma geçilmesini artı bir taraf olarak görüyor ve bunu projelerinin devrimci kısmı olarak değerlendiriyor. Öykü ve tretman aşamasındaki bu görüş alışverişi sonrasında yönetmen senaryoyu kendi süzgecinden geçirerek yazmış. Bu esnada son gün başvurdukları Kültür Bakanlığı’nın senaryo yazım ve yapım desteğini alarak mütevazı hedeflerini yükseltme şansına erişmişler. Yönetmen paylaşmanın sosyal bariyerleri aşma bağlamında çok yönlü faydaları olduğunu düşünüyor. Paylaşım esnasında kendisini duygulandıran pek çok şey yaşamış. Verdiği ilginç ayrıntılardan biri de Cast Away, Piyano, Yüzüklerin Efendisi 1, 2, 3 gibi filmlerde görüntü yönetmeni ve kamera operatörlüğü yapan Alun Bollinger’in desteği. Bollinger terör söylentileri sebebiyle gelmekten vazgeçmiş ama senaryoya yorumlarıyla katkıda bulunmuş.
Filmde başarıyla kullanılan ve Türk sinemasında ilk olarak anılabilecek gölge oyunuyla animatif tekniğin birleştirilmesi düşüncesinin kalkış noktası, gölge oyununun karakterleri olmuş. Nasıl uygulanacağına dair kendisine ilham verenin ise Talihsiz Serüvenler Dizisi (Lemony Snicket’s A Series of Unfortunate Events) filminin bitiş jeneriği olduğunu söylüyor. Filmdeki masalsı havanın tasavvufî çağrışımları, öte yandan psikanalitik öğeler ile ilgili olarak yönetmen, katı materyalist dünyada madde ile açıklanamayacak fantastik yanların ipuçlarını vermeye çalıştığını, psikanalizden hazzetmediğini, filmin tasavvufla ilgisinin ise zahir ve batının temsilcisi olan tüyde saklı olduğunu belirtti.
Müzik çalışmalarına ciddi emek verdiklerini söyleyen Yorgancıgil, bu konuda iddialı olduğunu çünkü ne istediğini çok iyi bildiğini düşünüyor. Bunun dışında Türkiye’de yine bir ilk olarak focus grup çalışmasına yöneldiklerini, uyguladıklarını, bunun doğrultusunda filmde kimi değişiklikler ve kısaltmalar yaptıklarını belirtti.
Filmin tanıtımıyla ilgili yaşadıkları talihsizliklerden de bahseden yönetmen filmin her aşamasında milyonlarca tecrübe edindiğini söylüyor. Mevlana’nın hikâyelerinden ilhamla çok katmalı bir yapı oluşturmaya, çeşitli kutupları karıştırmaya çalıştığını belirten yönetmen, filmin avam ve havasa aynı oranda hitap etmesini istiyor. Film, Türk sinemasına birçok artı değer kazandırarak gurur duyulacak ilkleri sinemamıza kazandırması ile övgüyü hak ediyor.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO