Alevi Kimliği’nin Yeniden Müzakeresi: Değerler, Duygular ve Görüşler

Talha Köse

16 Ocak 2010
De­ğer­len­dir­me: Kazım Baycar
 
Tal­ha Kö­se’nin Ale­vi­ler üze­ri­ne Ge­or­ge Ma­son Üni­ver­si­te­si’nde ta­mam­la­dı­ğı dok­to­ra te­zi 1980 son­ra­sı Ale­vi kim­li­ği­nin na­sıl dö­nüş­tü­ğü­nü ve tek­rar na­sıl ya­pı­lan­dı­rıl­dı­ğı­nı an­la­ma ama­cı ta­şı­mak­ta­dır. Her ne ka­dar Ale­vi kim­li­ğin­de­ki dö­nü­şüm 1960’lı yıl­lar­da köy­den ken­te ge­çiş sü­re­ciy­le bir­lik­te baş­la­mış ol­sa da, bu dö­nem­de Ale­vi­lik sol si­ya­se­tin ek­se­nin­de ken­di­ni ta­nım­la­mış ve 80’li yıl­la­ra ka­dar Ale­vi­lik adı­na müs­ta­kil bir kim­lik mü­ca­de­le­si ya­pıl­ma­mış­tır. Ale­vi kim­li­ği­nin 80’li yıl­lar­da gün­de­me gel­me­si­ni, yi­ne bu dö­nem­de kü­re­sel çap­ta -özel­lik­le I. Irak Sa­va­şı son­ra­sın­da- mez­hep­sel ça­tış­ma­la­rın art­ma­sı bağ­la­mın­da an­lam­lan­dır­mak da müm­kün­dür.
Kö­se’nin te­zi­nin te­mel ama­cı, 80 son­ra­sı sü­reç­te Ale­vi kim­li­ği­nin olu­şu­mu­nu, si­ya­sî ve et­nik bo­yu­tu­nun ya­nı sı­ra, mev­cut li­te­ra­tür­de yer al­ma­yan kor­ku, dış­lan­ma, aşa­ğı­lan­ma gi­bi duy­gu­sal bo­yut­lar bağ­la­mın­da de­ğer­len­dir­mek ve bu gi­bi duy­gu­sal fak­tör­le­rin mev­cut top­lum­sal ba­rış sü­re­ci­ne nasıl bir kat­kı sağ­la­ya­bi­le­ce­ği­ni tar­tış­mak­tır.
Ale­vi kim­li­ği­nin ta­nı­mı üze­ri­ne fark­lı bi­lim in­san­la­rı­nın üret­ti­ği çe­şit­li fi­kir­le­re de­ği­nen Kö­se’ye gö­re, bu hu­sus­ta en ik­na edi­ci gö­rü­nen görüş, bu­nu, Türk­le­rin Müs­lü­man ol­ma­la­rı ve bu di­ni Ana­do­lu’ya ta­şı­ma­la­rı sü­re­cin­de şe­kil­le­nen inanç­la­rı­na bağ­la­yan yo­rum­dur. Ale­vi­li­ğin ta­nı­mı ko­nu­sun­da Ale­vi­le­ri en çok ra­hat­sız eden şey, ken­di kim­lik­le­ri­nin baş­ka­la­rın­ca ta­nım­lan­ma­sı­dır. Ale­vi­ler ken­di kim­lik­le­ri­nin ken­di­le­rin­ce ta­nım­lan­ma­sı ko­nu­sun­da has­sa­si­yet gös­ter­mek­te­dir. Bu ta­nım­la­ma sü­re­cin­de nü­fus tah­min­le­ri de önem­li yer tut­mak­ta­dır. Pek çok Ale­vi tem­sil­ci­si, Ale­vi nü­fu­sun 20-25 mil­yon ci­va­rın­da ol­du­ğu­nu tah­min et­mek­te­dir. An­cak 1960 ön­ce­sin­de ya­pı­lan an­ket ve se­çim so­nuç­la­rı dik­ka­te alın­dı­ğın­da Ale­vi­le­rin Tür­ki­ye nü­fu­su­nun yak­la­şık %10’unu oluş­tur­du­ğu ve ken­di­le­ri­ni Ale­vi­lik­le ta­nım­la­yan­la­rın 4-5 mil­yon ci­va­rın­da ol­du­ğu gö­rül­mek­te­dir.
Kö­se, Ale­vi kim­li­ği­nin ye­ni­den-olu­şum sü­re­cin­de, 60’lı yıl­lar­da Ale­vi­le­rin ge­çir­dik­le­ri sos­yal dö­nü­şü­mün önem­li bir ye­re sa­hip ol­du­ğu­nu id­di­a edi­yor. Ni­te­kim da­ha ön­ce­le­ri Ana­do­lu’nun üc­ra yer­le­rin­de, ken­di­le­ri­ne ait köy­ler­de bir top­lu­luk hâ­lin­de ya­şa­yan Ale­vi­ler, bu ta­rih­ler­de kent­le­re göç edin­ce fark­lı inanç sis­tem­le­ri ve fark­lı Ale­vi­lik inanç­la­rıy­la kar­şı­laş­mış­tır. Bir baş­ka de­yiş­le kır­sal böl­ge­ler­de sa­de­ce Ale­vi kö­yün­den ol­mak ve Ale­vi ai­le­sin­den gel­mek Ale­vi­li­ği ta­nım­la­mak için ye­ter­liy­ken, şe­hir or­ta­mın­da Ale­vi kim­li­ği da­ha he­te­ro­jen ve kar­ma­şık bir şe­kil al­mış­tır. Bu sü­reç­te mu­sa­hip­lik, kir­ve­lik ve düş­kün­lük gi­bi ge­le­nek­sel Ale­vi ku­rum­la­rı za­man­la de­ğer sis­te­min­den tas­fi­ye edil­me­ye baş­la­mış­tır. Bu­nun­la bir­lik­te Ale­vi­le­rin şe­hir or­ta­mın­da ti­ca­ret ve eği­ti­me yönelmeleri de ken­di ara­la­rın­da sı­nıf­sal fark­lı­laş­ma­la­rın or­ta­ya çık­ma­sı­na ne­den ol­muş­tur. Yi­ne bu dö­nem­de sa­de­ce bü­yük şe­hir­le­re de­ğil, Al­man­ya’ya da yo­ğun bir Ale­vi gö­çü söz­ko­nu­su­dur. Kö­se’ye gö­re Ale­vi­lik ha­re­ke­ti­nin 80’li yıl­lar­da­ki ide­olo­jik ar­ka pla­nı­nın olu­şu­mun­da, Al­man­ya’da­ki ya­yın­la­rın ve ora­da­ki en­te­lek­tü­el üre­ti­min Tür­ki­ye’ye ta­şın­ma­sı­nın önem­li et­ki­si var­dır.
Te­mel in­ce­le­me ala­nı­nı şe­hir Ale­vi­li­ği ola­rak be­lir­le­yen Kö­se, Ale­vi­lik kim­li­ğin­de­ki dö­nü­şü­mü an­la­mak için bil­gi kay­na­ğı ola­rak, İs­tan­bul, An­ka­ra ve Ma­lat­ya’da yak­la­şık yet­miş ki­şi­nin ki­şi­sel ha­yat hi­kâ­ye­le­ri üze­ri­ne ger­çek­leş­tir­di­ği mü­la­kat­lar ve göz­lem­ler ile Ale­vi li­te­ra­tü­rü­nü ve ya­yın­la­rı­nı kul­lan­mış­tır. Kö­se, po­si­tio­ning analy­sis teo­rik çer­çe­ve­si için­de me­se­le­yi üç so­ru bağ­la­mın­da de­ğer­len­dir­mek­te­dir:
İlk ola­rak Kö­se, şe­hir or­ta­mı­na ge­liş sü­re­cin­de Ale­vi kim­li­ği­nin sı­nır­la­rı­nın na­sıl şe­kil­len­di­ril­di­ği­ni sor­gu­la­mak­ta­dır. Bu nok­ta­da da­ha ön­ce­le­ri kır­sal böl­ge­ler­de ya­şa­ma­la­rı­na bağ­lı ola­rak Ale­vi­lik, “Ale­vi bir ai­le­den gel­mek” şek­lin­de ta­nım­la­nı­yor ve sı­nır­lar ai­le bağ­la­rı çer­çe­ve­sin­de çi­zi­li­yor­du. An­cak ye­ni şe­hir or­ta­mın­da ai­le­vî bağ­lar dı­şın­da Ale­vi kim­li­ği­ni ta­nım­la­ma­da Ale­vi­li­ğin “te­mel de­ğer yar­gı­la­rı­nın” öne çık­tı­ğı­nı gör­mek­te­yiz. Bir baş­ka de­yiş­le, Ale­vi kim­li­ği­nin sı­nır­la­rı­nı ye­ni dö­nem­de ai­le­vî bağ­lar de­ğil, da­ha çok “72 mil­le­te ay­nı göz­le bak­mak”, “eli­ne di­li­ne hâ­kim ol­mak” gi­bi de­ğer yar­gı­la­rı be­lir­li­yor.
İkin­ci ola­rak Kö­se, şe­hir or­ta­mın­da Ale­vi ol­ma­yan­la­rın na­sıl al­gı­lan­dı­ğı­nı ve fark­lı Ale­vi yak­la­şım­la­rı­na sa­hip olan­la­rın bir­bir­le­ri­ni na­sıl ta­nım­la­dık­la­rı­nı in­ce­le­mek­te­dir. Bu bağ­lam­da şe­hir­de esas Ale­vi­li­ğin ne ol­du­ğu ko­nu­sun­da, Ana­do­lu’nun çe­şit­li yer­le­rin­den ge­len Ale­vi­ler ara­sın­da bir tar­tış­ma söz­ko­nu­su­dur. Ale­vi­ler yi­ne şe­hir or­ta­mın­da ken­di­le­ri­ni eşit­lik­çi, de­mok­rat, ana­er­kil tek eş­li, sos­yal de­mok­rat ve iler­le­me­ci di­ye ni­te­ler­ken ken­di­le­ri­ne kar­şıt ola­rak de­ğer­len­dir­dik­le­ri Sün­nî­le­ri de di­ya­lek­tik, hi­ye­rar­şik, sı­nıf­la­ra ay­rıl­mış, ka­pi­ta­list ve şe­ri­at­çı şek­lin­de ta­nım­la­dı­lar.
Kö­se­’nin te­zin­de de­ğer­len­dir­di­ği üçün­cü me­se­le de fark­lı Ale­vi­lik söy­lem­le­ri­dir. Ye­ni nes­lin or­ta­ya çık­ma­sı ve fark­lı sos­yo-eko­no­mik or­ta­ma ge­lin­me­si ile be­ra­ber Ale­vi­li­ğin ne ol­du­ğu ko­nu­sun­da çe­şit­li söy­lem­ler baş gös­ter­miş­tir. Bu bağ­lam­da Kö­se’nin “İs­tan­bul söy­le­mi” di­ye ad­lan­dır­dı­ğı söy­lem, Ale­vi­li­ği di­nî bir inanç sis­te­mi ola­rak al­gı­la­mak­ta­dır. Mark­sist bir di­lin ha­kim ol­du­ğu “An­ka­ra söy­le­mi” ise Ale­vi­li­ği sos­yal ve si­ya­sî bir mü­ca­de­le ha­re­ke­ti şek­lin­de gör­mek­te­dir. Bu­na kar­şı­lık “Bek­ta­şi­lik” söy­le­mi Ale­vi­li­ğin sos­yal ve si­ya­sî id­di­ası­nın var­lı­ğı­nı ka­bul et­me­mek­te ve Ale­vi­li­ği İs­lâm’la ba­rı­şık su­fî bir yo­rum ola­rak de­ğer­len­dir­mek­te­dir. Bir di­ğer Ale­vi söy­le­mi, Ale­vi­li­ğin te­me­li­ni Ale­vi an­ne ve ba­ba­dan gel­me­ye bağ­la­mak­ta­dır. Kö­se, bu yak­la­şı­mı “Et­nik söy­lem Ale­vi­li­ği” di­ye isim­len­di­ri­yor. Yu­ka­rı­da de­ği­ni­len dört söy­le­min tü­mü Sün­ni­li­ğe kar­şı oluş­tu­rul­muş­tur. Kö­se son ola­rak “post-Ale­vi­lik söy­lem”in­den bah­set­mek­te­dir ki bu söy­lem Sün­ni kar­şı­tı ol­ma­yıp Ale­vi­li­ği İs­lâm’ın bir yo­ru­mu şek­lin­de oku­mak­ta­dır.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.