Sinema ve Fotoğraf Üzerine

Ebru Ceylan

27 Kasım 2008     
De­ğer­len­dir­me: Esma Acar
 
Sa­nat Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi’nin bu ay il­ki­ni dü­zen­le­di­ği Si­ne­ma Soh­bet­le­ri’nde fo­toğ­raf sa­nat­çı­sı Eb­ru Cey­lan ile si­ne­ma ve fo­toğ­raf üze­ri­ne bir söy­le­şi ger­çek­leş­ti­ril­di. Ay­nı za­man­da kı­sa film­ler de çe­ken Eb­ru Cey­lan, eşi Nu­ri Bil­ge Cey­lan’ın Uzak ve İk­lim­ler film­le­rin­de oyun­cu ve sa­nat yö­net­me­ni, Üç May­mun fil­min­de ise se­na­rist ola­rak ça­lış­tı.
Söy­le­şi bo­yun­ca si­ne­ma ve fo­toğ­ra­fın iliş­ki­si, iki sa­na­tın ben­zer­lik­le­ri, kul­la­nı­lan dil bağ­la­mın­da so­ru ve ce­vap­lar­la şe­kil­len­di. Cey­lan, si­ne­ma­nın üre­ti­mi zor bir sa­nat ol­du­ğu­nu, fo­toğ­ra­fın ise şi­ir yaz­mak gi­bi yal­nız ba­şı­na ve da­ha ra­hat üre­ti­le­bi­le­ce­ği­ni söy­le­ye­rek si­ne­ma için ge­rek­li or­ga­ni­zas­yo­nu ya­pa­cak gü­cü ken­di­sin­de bu­la­ma­dı­ğı­nı, bu­nun ye­ri­ne ufak gö­rev­ler al­dı­ğı­nı, fo­toğ­ra­fın ise ha­ya­tın­da na­if ama önem­li bir ye­ri ol­du­ğu­nu be­lirt­ti. Ko­nu­ğu­muz, si­ne­ma ve fo­toğ­ra­fın or­tak araç­la­rı kul­lan­dı­ğı­nı ama üre­tim sü­reç­le­rin­de­ki fark­lı­lık do­la­yı­sıy­la hiç ben­ze­me­dik­le­ri­ni dü­şü­nü­yor. Si­ne­ma­nın za­ma­nı kur­gu­la­ya­rak tüm sa­nat­lar­dan ay­rıl­dı­ğı­nı, fo­toğ­ra­fın ise za­ma­nı/anı don­du­ra­rak bir gör­sel­lik oluş­tur­du­ğu­nu, iki­si­nin ay­rı di­sip­lin­ler ol­du­ğu­nu be­lir­ten Cey­lan, di­ğer sa­nat dal­la­rı­nı da içe­ren si­ne­ma­yı ben­zer­siz, sa­nat­sal ifa­de açı­sın­dan ise ede­bi­ya­tı en güç­lü sa­nat ola­rak gö­rü­yor.
Si­ne­ma­da fo­tog­ra­fik gö­rün­tü­le­rin kul­la­nı­mıy­la ala­ka­lı ola­rak Nu­ri Bil­ge Cey­lan si­ne­ma­sı için so­ru­lan so­ru üze­ri­ne, sa­nat­çı, ken­di­si­nin si­ne­ma­da ge­liş­miş gö­rün­tü­ler kul­la­nıl­ma­sı­nı sev­di­ği­ni, Nu­ri Bil­ge Cey­lan’ın da iyi bir fo­toğ­raf­çı ola­rak iyi gö­rün­tü­ler ya­ka­la­dı­ğı­nı, bu­nun si­ne­ma için bir kat­kı sa­yı­la­ca­ğı­nı be­lirt­ti. Cey­lan’ın film­le­ri­ne Türk se­yir­ci­si­nin il­gi­si­nin az olu­şu­nu Türk se­yir­ci­si­nin iz­le­me alış­kan­lı­ğı­na, Av­ru­pa’da da­ha çok iz­len­me­si­ni ise iz­le­yi­ci­nin böy­le­si bir si­ne­ma­ya da­ha yat­kın olu­şu­na bağ­la­dı. Si­ne­ma­nın için­de fo­toğ­ra­fın na­sıl yer al­ma­sı ge­rek­ti­ğiy­le il­gi­li bir so­ru­ya, yö­net­me­nin gör­sel alış­kan­lı­ğı ve yö­ne­li­miy­le ala­ka­lı ola­rak de­ği­şe­bi­le­ce­ği şek­lin­de ce­vap ver­di. Si­ne­ma­da gö­rün­tü kul­la­nı­mı­nın öne çık­ma­sı, bi­çim-içe­rik den­ge­si­ni bi­çi­min bas­kın çı­ka­rak boz­du­ğu yö­nün­de­ki yo­ru­ma ka­tıl­dı­ğı­nı be­lir­ten Cey­lan, bu tü­rün rek­lâm es­te­ti­ği­ne ka­ça­bi­le­ce­ği­ni, den­ge­nin iyi ku­rul­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yor. Ama güç­lü bir gör­sel­li­ğin, sez­gi­sel, me­kân­la, do­ğay­la ala­ka­lı, bel­ki hiç di­ya­log­suz ve­ri­len bir ima­jın, ha­ya­tın ger­çe­ği­ne da­ir ken­di­si­ne çok şey söy­le­di­ği­ni de be­lirt­me­den ede­mi­yor ve bu ne­den­le at­mos­fer si­ne­ma­sı­nı çok se­vi­yor. Hi­kâ­ye­nin öte ta­ra­fı­nı his­set­ti­ren, ba­zı un­sur­la­rı doğ­ru­dan iz­le­yi­ci­ye sun­ma­yıp, sa­de­ce fark et­ti­ren gör­sel­li­ğin ken­di­si için da­ha önem­li bir ye­re sa­hip ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yor. Eğer sa­nat si­ne­ma­sı di­ye bir ayı­rım ya­pı­la­cak­sa ken­di­si­nin bun­dan ya­na ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Si­ne­ma­da gö­rün­tü­ye ağır­lık ve­ri­lir­se, ta­ma­men böy­le­si bir şe­yin üze­ri­ne gi­di­lir­se şi­ir gi­bi bir si­ne­ma­nın or­ta­ya çı­ka­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­nü­yor. Ta­bii bu du­rum, hi­kâ­ye­si olan ve bu­na odak­la­nan iyi film­le­rin öne­mi­ni azalt­mı­yor onun gö­zün­de; iki­si­ni de ay­nı oran­da önem­li bu­lu­yor.
Si­ne­ma­da ger­çek hu­su­sun­da, eğer ya­pı­lan bel­ge­sel de­ğil­se si­ne­ma­nın ger­çe­ği an­lat­mak zo­run­da ol­ma­dı­ğı­nı ama iz­le­yi­ci­yi ya­dır­gat­ma­mak için ger­çek­çi bir şe­kil­de an­lat­ma­nın ka­çı­nıl­maz ol­du­ğu­nu be­lir­ten Cey­lan, ger­çek ve ger­çek­çi­lik kav­ram­la­rı­nın na­sıl bir­bi­rin­den ay­rıl­dı­ğı­nı ör­nek­ler­le gös­ter­di. Sa­nat­çı, son ola­rak iyi sa­nat­çı ol­ma­nın im­kân­la­ra bağ­lı ol­ma­dı­ğı­nı, iyi sa­nat ese­ri­nin de ku­ral­la­rı ve şart­la­rı bu­lun­ma­dı­ğı­nı söy­le­ye­rek söz­le­ri­ni nok­ta­la­dı.

خيار المحررين

SEMINARS

As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.

MORE INFO


تابعنا

الاشتراك في النشرة الإخبارية لدينا لتلقي الأخبار والتحديثات.