28 Türkiye'de İslami İlimler: Kelam ve Mezhepler Tarihi II

3 Şubat 2020 Pazartesi

Türkiye’de İslami İlimler üst başlığıyla bu alanda yapılan çalışmaların
hâsılasını ortaya koymayı hedefleyen serimize Kelâm ve Mezhepler Tarihi
sayıları ile devam ediyoruz. Daha önce Tefsir ve Kur’an İlimleri’ni iki cilt,
Hadis konulu sayıyı tek cilt, Fıkıh sayılarını ise Osmanlı Dönemi I-II,
Cumhuriyet Dönemi I-II olmak üzere dört cilt halinde yayınlamıştık. Şimdi
İslami İlimler sahasının diğer önemli bir ayağı olan ve üç cilt halinde
hazırladığımız Kelâm ve Mezhepler Tarihi sayılarıyla karşınızdayız. Serinin
son halkasını hâlihazırda çalışmaları sürdürülen ve yine Türkiye’de İslami
İlimler üst başlığıyla yayınlanacak olan Tasavvuf başlıklı sayılar oluşturacak.
Bu seride Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde yapılan İslami İlimler
çalışmalarının bir envanterinin çıkarılması, bu alanı genel olarak
tanımlayabilmek için mevcut çalışmaların değerlendirilmesi, henüz
araştırmacıların yeteri kadar ilgisini çekmemiş kaynak ve temaların gündeme
getirilmesi ve bu alana katkıda bulunmuş belli başlı kurumsal ve kişisel
gayretlerin ortaya konulması amaçlanmaktadır.

Kelâm sayılarının elinizdeki bu ikinci cildi, Osmanlı medrese geleneğinde
kelâm eğitiminin yerini inceleyen bir çerçeve yazı ile başlamakta ardından
eser ve literatür tanıtımına geçmektedir. Bu doğrultuda Ömer Nesefî’nin
el-Akâ’idü’n-Nesefiyye, Adududdin el-Îcî’nin el-Akâ’idü’l-Adudiyye, Kâdî
Beydâvî’nin Tavâliu’l-Envâr, Senûsî’nin Ümmü’l-Berâhîn, İbn Hümmâm’ın
Müsâyere, Lekânî’nin Cevheretü’t-Tevhîd, Nasîruddîn et-Tûsî’nin Tecrîdu’li‘
tikâd ve Ebû Hanîfe’nin Akāid Risâleleri incelenmekte ve bu eserler üzerine
oluşan şerh ve haşiye literatürüne yer verilmektedir. Bu ciltte Osmanlı’da
Tehâfüt geleneğini oluşturan eserler, halk itikadını etkileyen önemli ilmihâl ve
akâid eserleri ve ilaveten manzum akaid risaleleri de tanıtılmıştır. Cürcânî’nin
Şerhu’l-Mevâkıf’ı, Teftâzânî’nin Şerhu’l-Makâsıd’ı ve Taşköprîzade Ahmed
Efendi’nin el-Meâlim fî İlmi’l-Kelâm’ı ise bu sayıda Osmanlı düşüncesi içindeki yerine ve etkisine dair bilgi verilen eserler içinde yer almıştır. Bu
ciltlerde yer alan makalelerin bir kısmı doğrudan yazma eser kütüphanelerinde
yapılan araştırmalara, Osmanlı dönemine ait yazma veya matbu şekildeki
klasik kaynaklar üzerinde yapılan çalışmalara bir kısmı da bu geleneği
keşfetmeye imkan veren ikincil literatüre dayanmaktadır. Kanaatimizce bu
çalışmalar, Osmanlı kelâmı araştırmalarına dair genel haritanın çıkarılması
yolunda büyük bir katkı sağlayacaktır. Bununla birlikte ümit verici tüm
çalışmalara rağmen Osmanlı kelâmına dair henüz tam bir envanterin bile
çıkarılamadığını belirtmek gerekir.

Elinizdeki Türkiye’de İslami İlimler: Kelâm ve Mezhepler Tarihi II sayısının
ilk makalesini Osman Demirci “Osmanlı’da Kelâm Eğitimi Üzerine” başlığıyla
kaleme aldı. Demirci, makalesinde Osmanlı medreselerinin eğitim anlayışını
belirleyen ilmî zemin ile Osmanlı öncesinde ve Osmanlı medrese
müfredatında kelâm ilminin konumu üzerinde durdu. Muhammet Ali Koca
sayının “el-Akâ’idü’n-Nesefiyye ve el-Akâ’idü’l-Adudiyye Örneğinde
Osmanlı’da Akaid Risaleleri: Problemler, Özellikler ve Literatür” başlığını
taşıyan ikinci makalesinde akaid risalelerin genel özelliklerini başlıkta adı
geçen iki eser özelinde ele almakta ve bu merkezde gelişen şerh ve haşiye
literatürünü ortaya koymaktadır. Hilmi Karaağaç “Osmanlı’dan Bugüne
Manzûm Akâid Risâleleri” başlıklı yazısında Osmanlı’dan günümüze telif
edilen ve kütüphanelerimizde bulunan manzûm eserleri tespit ederek,
müellifleri ve muhtevası hakkında bilgiler verdi. “Osmanlı’da Tavâliu’l-Envâr
Literatürü” başlıklı yazısında Vezir Harman, felsefî kelâmı temsil eden en
önemli muhtasar eserlerden olan Beyzavî’nin Tavâliu’l-Envâr’ını tanıtarak
Osmanlı ilmî çevrelerindeki yerine işaret etti ve hakkında oluşan literatürü
ortaya koydu. Harman bu sayıdaki “Osmanlı Döneminde Felsefî
Tartışmalardan Arındırılmış Önemli Kelâm Metinleri” başlıklı ikinci yazısında
ise Senûsî’nin Ümmü’l-Berâhîn, İbnü’l-Hümâm’ın Müsâyere ve İbrahim
Lekânî’nin Cevheretü’t-Tevhîd’ini yazarları ve şerhleriyle birlikte
tanıtmaktadır. Abdullah Demir “Osmanlı Âlimlerinin Ebû Hanîfe’nin Akāid
Risâlelerini Konu Edinen Eserleri” başlıklı yazısında Ebû Hanîfe’nin el-Fıkhü’lekber,
el-Fıkhü’l-ebsat, el-‘Âlim ve’l-müte‘allim, el-Vasiyye ve er-Risâle’si ile
ilgili Osmanlı Türkiye’sinde (699/1300-1341/1922) telif edilen eserleri, şerh ve
hâşiye türündeki çalışmaları değerlendirdi. Salih Günaydın “Nasîruddîn
et-Tûsî’nin Tecrîdu’l-i‘tikâd’ı Üzerine Oluşan Şerh-Hâşiye Literatürü: Türkiye
Yazma Eser Kütüphanelerinden Bir Bakış” adlı makalesinde Tecrîd’in bir
klasik haline gelmesi, üzerine oluşan literatürün mahiyeti ve gelişimi, medrese
müfredatından çıkarılarak ikinci plana düşmesi gibi hususlara değinmesinin
yanında Türkiye yazma eser kütüphanelerindeki nüshalarına da işaret etmek
suretiyle, hakkındaki literatürün dökümünü vermektedir. Ömer Faruk
Erdoğan’ın “Osmanlı’da Kelâm-Felsefe İlişkisi ve Tehâfüt Geleneği” başlığını taşıyan yazısı Gazzâlî ile başlayan ve kelâm-felsefe tartışmalarının bir neticesi
olarak ortaya çıkan Tehâfüt geleneğinin geçirdiği evreleri ve ortaya çıkardığı
literatürü ele almaktadır. Hatice K. Arpaguş “Osmanlı Geleneksel İslâm’ının
Temel Kaynakları: İlmihâl ve Akâid Eserleri” başlıklı çalışmasında Osmanlı
döneminde okulların açılmasına paralel ortaya çıkan ilmihal ve akaid
eserlerinin dökümünü kavramsal ve tarihsel alt yapısına atıfla ortaya koyarak
tasnif etmektedir. Ömer Türker kelâm ilminde on üçüncü yüzyıl ve sonrasında
gelişen Râzîci geleneğin son büyük klasiği olarak nitelediği Şerhu’l-Mevâkıf
adlı eseri tanıttı ve değerlendirmelerde bulundu. Fatih İbiş ise felsefi kelâm
literatürünün ilk akla gelen örnekleri arasında yer alan ve Râzî çizgisi üzere
gelişen kelâm geleneğinin ilk göze çarpan isimlerinden Teftâzânî’nin Şerhu’l-
Makâsıd adlı eserini inceledi. Sayının son yazısında Ahmet Süruri,
Taşköprîzade Ahmed Efendi’nin klasik bir kelâm metni olan el-Meâlim fî
İlmi’l-Kelâm adlı eserini değerlendirdi.

Türkiye’deki kelâm çalışmalarını konu edinen bu sayıların söyleşileri Prof.
Dr. İlyas Çelebi, Prof. Dr. Şerafettin Gölcük ve Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı gibi
sahanın öncü isimleriyle gerçekleştirildi. Söyleşilerde değerli hocalarımızın
akademik çalışmalarının seyrini, Türkiye’deki ve dünyadaki kelâm çalışmaları
üzerine düşüncelerini, kazanımlar, sorunlar ve öneriler çerçevesinde bugünkü
ve gelecekteki kelâm çalışmalarının gidişatı üzerine görüşlerini bulacaksınız.
Elinizdeki Türkiye’de İslami İlimler: Kelâm ve Mezhepler Tarihi II sayısında
Prof. Dr. Şerafettin Gölcük ile yapılan söyleşiyi okuyabilirsiniz.

Derginin son kısmında ise Türkiye araştırmaları üzerine Temmuz 2016 –
Aralık 2016 tarihleri arasında yayınlanan dergi ve makalelerin içeriklerini
toplu halde görebileceğiniz bir ek bulacaksınız.

Türkiye’de İslami İlimler: Kelâm ve Mezhepler Tarihi sayılarında çeşitli
nedenlerden ötürü yer verilemeyen, ancak kelâm ve mezhepler literatürü
çerçevesinde zikredilmesi gereken bazı alanlar, türler ve eserler de vardır. Bu
makaleler en başta henüz sayının planlama aşamasında gündeme alındı ve
ilgili müelliflere siparişleri yapıldı ancak çeşitli sebeplerden dolayı süreç
neticelenip yazılar sayıya dahil edilemedi. En azından planladığımız
muhtevanın kapsamını göstermesi ve ileriki çalışmalara ışık tutması
bakımından yazıların başlıklarını zikretmenin faydalı olacağını düşünüyoruz:
Osmanlıda Vahdet-i Vücud Eleştirileri, Osmanlıda Heterodoksi Literatürü,
Yurtdışında Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Kelâmı Çalışmaları, Darülfünun
İlahiyat Fakültesinde Kelâm Eğitimi, Osmanlı ve Maturîdîlik, Osmanlı’da
Semiyyat Literatürü, Yeni İlmi Kelâm Dönemi Ruhçuluk ve Maddecilik
Eleştirileri, Osmanlıda Esma-i Hüsnâ Literatürü, Cumhuriyet Türkiyesinde Şia
Üzerine Yapılan Çalışmalar, Osmanlı’da Kelâm Tercümeleri, Osmanlı’da
Gazzali Literatürü, Osmanlı’dan Cumhuriyete Alevîlik Dışında Gayr-i Sünni Mezhepler Üzerine Yapılan Çalışmalar, Osmanlı’dan Cumhuriyete Alevilik
Çalışmaları, Osmanlı’da Fırkayı Nâciye Literatürü, Osmanlı’da Şiilik,
Kızılbaşlık ve Rafizilik Karşıtı Metinler, Osmanlı’da Ehl-i Kitap Eleştirileri ve
Osmanlının Son Döneminde Mutezile Eleştirileri.

Şüphesiz Osmanlı kelâmı üzerinde yapılacak her çalışmayı bekleyen ilk
sorun bu alanda mevcut olan envanterin çıkarılması düzeyinde görülen ciddi
araştırma eksikliği ve bunu başarma iddiasına sahip akademik ilgi ve
birikimdir. Son yıllarda bu alana dair ilgi artsa da hala araştırma yöntemi ve
üslûbuna dair yeterli sayıda öncü örnekler ortaya çıkmamıştır. Türkiye’deki
yazma eserlerin kataloglama ve dijitalleştirilmesinde arzu edilen gelişmelerin
ancak son yıllarda başlamasının da bunda etkili olduğunu unutmamak
gerekir. Osmanlı kelâmına dair genel makalelerin yokluğu yanısıra önemli
eserler veren kelâmcılara, şerh ve haşiye gelenekleri oluşturan eserlere,
önemli tartışma konularına (mesâil) ve kelâmcıların gündemine dair
çalışmalar da yapılamamıştır. Elinizdeki bu çalışma her türlü eksikliğine
rağmen mevcut durumun görece bir resmini vermekte, eksikleri göstermekte
ve yapılacak çalışmalara ışık tutmaktadır.

Bu sayının çıkmasını sağlayan yazarlara, hakemlere, ajans görevlilerine,
yayın ve danışma kuruluna teşekkürlerimizi sunuyoruz. Kelâm ve Mezhepler
Tarihi sayılarının hazırlanmasında baştan sona gösterdiği gayretten ötürü sayı
editörü Doç. Dr. Osman Demir’e bilhassa teşekkür ederiz.

Türkiye’de İslami İlimler serisinin Kelâm ve Mezhepler Tarihi III sayısında
görüşmek üzere…

Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi

خيار المحررين

SEMINARS

As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.

MORE INFO


تابعنا

الاشتراك في النشرة الإخبارية لدينا لتلقي الأخبار والتحديثات.