Bilim-Din İlişkisi Nasıl Ele Alınabilir?

İshak Arslan

16 Şubat 2008              
De­ğer­len­dir­me: Eyüp Süzgün
 
Me­de­ni­yet Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi ta­ra­fın­dan dü­zen­le­nen Tez­gâh­ta­ki­ler di­zi­si­nin Şu­bat ayı ko­nu­ğu Dr. İs­hak Ars­lan’dı. “Yir­min­ci Yüz­yıl Do­ğa Ta­sav­vu­run­da Bi­lim-Fel­se­fe-Din İliş­ki­si” adıy­la Mar­ma­ra Üni­ver­si­te­si Fel­se­fe ve Din Bi­lim­le­ri Bi­lim Da­lı’nda dok­to­ra­sı­nı ta­mam­la­mış olan Ars­lan, “Bi­lim-Din İliş­ki­si Na­sıl Ele Alı­na­bi­lir?” adıy­la ger­çek­leş­tir­di­ği su­nu­mun­da, gü­nü­müz­de çok tar­tı­şı­lan bir ko­nu­yu ay­rın­tı­lı bir şe­kil­de ma­sa­ya ya­tır­dı.
Ko­nuş­ma­sı­na, 20. yüz­yıl do­ğa ta­sav­vu­run­da or­ta­ya çı­kan iki bü­yük ge­liş­me­nin (mak­ro ve mik­ro alan­lar­da var olan an­la­yış­la­rı ta­ma­men de­ğiş­ti­ren, sı­ra­sıy­la, Gö­re­li­lik Te­ori­si ile Ku­an­tum Fi­zi­ği) in­san, ta­bi­at ve Tan­rı te­lak­ki­sin­den olu­şan üst iliş­ki­ler ağı­nı cid­di bi­çim­de et­ki­le­di­ği­ni be­lir­te­rek baş­la­yan Ars­lan, ya­şa­nan bu kök­lü dö­nü­şü­mün bi­lim-din, si­ya­set-top­lum, eko­no­mi-ah­lâk, tek­no­lo­ji-çev­re iliş­ki­si vb. alt iliş­ki­ler ağı­nı da ka­çı­nıl­maz bi­çim­de dö­nüş­tür­dü­ğü­nü ifa­de et­ti. Ars­lan, bu dö­nü­şüm­le­rin et­ki­siy­le özel­lik­le 1950 son­ra­sın­da fark­lı bir­çok yak­la­şı­mın ge­liş­ti­ril­di­ği­ni, an­cak su­nu­mun­da bun­lar için­de sa­de­ce bi­lim-din ek­sen­li olan tar­tış­ma­la­ra de­ği­ne­rek bi­lim-din iliş­ki­si­nin na­sıl ele alı­na­bi­le­ce­ği hu­su­sun­da ye­ni bir açık­la­ma tar­zı­nın im­kâ­nı üze­rin­de du­ra­ca­ğı­nı vur­gu­la­dı.
Bel­ki de ak­la ilk ge­le­cek so­ru, “Ne­den bi­lim ve din ara­sın­da zo­run­lu bir ça­tış­ma­dan ve­ya iliş­ki­den söz ede­lim?” ola­cak­tır. Ars­lan’ın bu ko­nu­da­ki ce­va­bı ol­duk­ça net­ti: Bi­li­min araş­tır­ma nes­ne­si ve araş­tır­ma sa­ha­sı zo­run­lu ola­rak ta­bi­at iken, di­nin özü ve kay­na­ğı olan va­hiy mu­ha­tap­la­rıy­la yi­ne ta­bi­at ze­mi­nin­de ve ta­bi­at­la tu­tar­lı­lık için­de bu­luş­mak zo­run­da­dır. İki­si de ev­re­ne ve do­ğa­ya iliş­kin bir şey söy­le­di­ği ve­ya ay­nı ol­gu­ya her iki alan­dan fark­lı ce­vap­lar gel­di­ği için ara­la­rın­da (ta­bi­at ze­mi­nin­de) zo­run­lu bir iliş­ki or­ta­ya çık­mak­ta­dır. 20. yüz­yıl­da, din ile bi­lim ara­sın­da­ki bu zo­run­lu iliş­ki­yi açık­la­ya­cak bir­ta­kım mo­del­ler or­ta­ya ko­nul­muş­tur. Ars­lan bu mo­del­le­rin şu or­tak özel­lik­le­re sa­hip ol­du­ğu­nu be­lirt­ti:
(1) Söz ko­nu­su mo­del­ler fi­zik baş­ta ol­mak üze­re do­ğa bi­lim­le­ri­nin so­nuç­la­rın­dan yo­la çık­mak­ta­dır.
(2) Bi­lim ve din ara­sın­da zo­run­lu bir iliş­ki var­dır, din adı­na bi­lim ala­nı ve­ya bi­lim adı­na din ala­nı dev­re dı­şı bı­ra­kı­la­maz.
(3) Ala­na da­ir yo­rum­lar/açık­la­ma­lar es­ki­den sa­de­ce din adam­la­rı ve fel­se­fe­ci­ler ta­ra­fın­dan ya­pı­lır­ken, 20. yüz­yıl­da ar­tık bi­lim adam­la­rı da bu hal­ka­ya ka­tıl­mış­tır.
(4) Mo­del­le­rin tü­mün­de bi­lim ve din­den, sı­ra­sıy­la, mo­dern bi­lim ve Hı­ris­ti­yan­lık an­la­şıl­mak­ta­dır.
Ar­dın­dan Ars­lan önem­li olan mo­del­le­rin bir­ka­çın­dan kı­sa­ca söz ede­rek, bun­la­rı tem­si­len ha­len yay­gın ola­rak kul­la­nı­lan ve sık­ça atıf­ta bu­lu­nu­lan Ian G. Bar­bour’un dört­lü ti­po­lo­ji­si­ni içe­ren mo­de­li­ni ör­nek ola­rak tar­tış­tı. Ars­lan’ın ifa­de­le­riy­le, bi­lim ve din iliş­ki­si­ni “Ça­tış­ma, Ba­ğım­sız­lık, Di­ya­log ve En­teg­ras­yon” ola­rak dört­lü bir ti­po­lo­ji çer­çe­ve­sin­de in­ce­le­yen Bar­bo­ur, çağ­daş do­ğa ta­sav­vu­ru­nun te­mel bul­gu­la­rı­nı tek tek uy­gu­la­dı­ğı bu tas­nif­te di­ya­log ve en­teg­ras­yo­na te­ka­bül eden eleş­ti­rel rea­liz­mi ka­bul et­mek­te­dir. Sü­reç fel­se­fe­si­nin ti­tiz bir kul­la­nı­mı ile do­ğa te­olo­ji­si­ne sem­pa­ti duy­du­ğu­nu ifa­de eden Bar­bo­ur, yön­te­mi­nin öz­nel ve yan­lı ola­bi­le­ce­ği­ni, sı­nıf­lan­dır­ma gi­ri­şi­mi­nin so­nuç­ta Ba­tı­lı bir te­ma­yü­lü yan­sı­ta­bi­le­ce­ği­ni ve Do­ğu ge­le­ne­ği­ne men­sup ya­zar­la­rın fark­lı ba­kış açı­la­rı ge­liş­ti­re­bi­le­ce­ği­ni de be­lir­te­rek al­ter­na­tif yön­tem­le­rin im­kâ­nı­nı da­ha baş­tan tes­lim et­mek­te­dir.
Bar­bo­ur’un mo­de­li­nin dört öğe­si olan ça­tış­ma, ba­ğım­sız­lık, di­ya­log ve en­teg­ras­yo­nun hem tek baş­la­rı­na bir­çok so­run­lar ta­şı­dı­ğı­nı hem de or­tak çe­liş­ki­ler ba­rın­dır­dı­ğı­nı be­lir­ten Ars­lan, ko­nuş­ma­sı­nın de­va­mın­da bun­la­rın ge­niş bir eleş­ti­ri­si­ni yap­tı. Su­nu­mun son­la­rın­da­ki şu söz­le­ri ade­ta ko­nuş­ma bo­yun­ca pe­şi­ne düş­tü­ğü so­ru­ya (Bi­lim-din iliş­ki­si na­sıl ele alı­na­bi­lir?) ver­di­ği ce­va­bın bir öze­ti gi­biy­di: “Alt iliş­ki­ler gru­bu­na da­hil olan bü­tün ikin­cil alan­lar gi­bi, bi­lim-din iliş­ki­si de bağ­lı bu­lun­du­ğu üst iliş­ki­ler ağın­dan (Tan­rı, Ev­ren, İn­san) ya­lı­tı­la­rak müs­ta­kil ola­rak in­ce­le­ne­mez. Üst iliş­ki­ler ağı ara­sın­da­ki iliş­ki bi­çi­mi ne ka­dar sağ­lık­lıy­sa bi­lim-din iliş­ki­si de o ka­dar sağ­lık­lı ve­ya ter­si olur. İliş­ki­sel çö­züm­le­me en üst mer­te­be­de ta­mam­la­nıp aşa­ma aşa­ma ya­tay ve di­key düz­lem­de bü­tün alt bi­rim­le­re uy­gu­la­na­bil­me­li­dir. Bi­lim-din iliş­ki­si ana­li­zin­de öl­çüt ola­rak, Bar­bo­ur’da ol­du­ğu gi­bi ça­tış­ma-uyum ek­sen­li mo­del­ler ye­ri­ne, ‘bir açık­la­ma te­şeb­bü­sü­nün üç ana kav­ra­mı (öz­gür­lük, ey­lem/fi­il ve ada­let) eş­za­man­lı ve tu­tar­lı ola­rak açık­la­ya­bil­me ye­te­ne­ği’ esas ka­bul edil­me­li­dir. Bu­ra­da­ki bi­li­mi ‘nis­bi bi­lim’, di­ni ‘mut­lak din’ ve in­sa­nı da ‘adil in­san (in­san-ı kâ­mil)’ ola­rak ele ala­bi­li­riz.”
Ars­lan’ın bir saa­ti aşan bu zen­gin ko­nuş­ma­sı­nın ar­dın­dan, yak­la­şık bir sa­at sü­ren tar­tış­ma bö­lü­mü­ne ge­çil­di. Bi­lim-din iliş­ki­si­ne da­ir de­ği­şik alan­lar­dan ge­len so­ru­lar­la da­ha da zen­gin­le­şen top­lan­tı, ka­la­ba­lık bir din­le­yi­ci top­lu­lu­ğu ta­ra­fın­dan ta­kip edil­di.

EDITOR'S CHOICE

SEMINARS

As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.

MORE INFO


FOLLOW US

Add your e-mail address here to be informed about our programs (seminars, symposiums, panels, etc.).